30 Ocak 2012 Pazartesi

Muhayyile

Bazı akşamlar, Beyoğlu'ndaki kafede görüyordum onu. Gümüşsuyu'nda bir seyahat acentasında çalışıyordu. Belki de sahibiydi. Garsonla yaptığı konuşmalardan çıkarmıştım bu bilgiyi.

Onunla hep mesai bitiminde rastgelmiştik. Kırklı yaşlarının sonlarındaydı. Onun varlığını fark etmemi sağlayan, her seferinde cam vitrinin önündeki sandalyede oturması ve kitap okumasıydı.

Son karşılaşmamızda ben ondan önce gelmiştim kafeye. Telaşlı bir şekilde girmişti içeri. Sanki birilerinden kaçıyordu. Yüzünde tedirgin bir ifade vardı. Garsonla muhabbeti koyulaştırmadan bir kahve söyledi. Elleriyle ceketinin ceplerini yokladı, telaşlı telaşlı etrafına bakındı. Birilerine yakalanmamak derdindeydi.

Garson kahvesini masasına bıraktığında yüzü biraz olsun gülmüştü. Kahvesinden bir yudum aldı, çantasına uzandı ve bir kitap çıkardı. Murakami'nin Sahilde Kafka isimli kitabını okumaya başladı. Mimiklerinden başka bir dünyaya geçtiğini görebiliyordum. Kaşlarını bazen çatıyor, heyecanından oturmasını sıklıkla değiştiriyordu.

İçimde ona derinden bir yakınlık hissettim. Yanına gidip, Murakami'nin hayranı olduğumu söylemek, kitaplarını tartışmak istedim. Tam cesaretimi toplamış yanına gidecekken, kırklı yaşlarında sarışın bir kadın içeri girdi ve adamın yanına gitti. Sanki yıllar olmuştu görüşmeyeli, uzun uzun sarıldılar. Oturduktan sonra da, belli bir süre konuşmadılar, sadece bakıştılar.

Sonra adam, uzun zamandır yapmayı beklediği şeyin sırasının geldiğini düşünerek kitaptan bir bölümü kadına gösterdi ve okumaya başladı. Meraktan çatlayacaktım, yerimden kalkmamak için zor tutuyordum kendimi. Adam ne okuyordu, mutlaka duymalıydım. Masalarının yanındaki gazeteliğe yöneldim, okumak için birşeyler almak ayağına.  Adam Murakami'nin satırlarını okumaya başlamıştı bile:

"Hayal gücünden yoksun, sığ, hoşgörüsüz. Başına buyruk tezler, içi boş laflar, dağınık ideolojiler, kalıplaşmış sistemler. Beni gerçekten korkutan, böyle şeyler işte. Hatta ödüm patlıyor. Doğru olan ne, yanlış ne? Elbette, bu da önemli bir nokta, ama öylesine fevri kararların yol açacağı hatalar, çoğu durumda, bir daha asla düzeltilemezler. Yanlışı kendiliğinden kabul edebilme cesaretin varsa, geri dönebilirsin. Fakat hayal gücünden yoksun, sığ ve hoşgörüsüz bir yaşam, parazitlerinkinden farksızdır. Ev sahibini değiştire değiştire, kendileri de şekil değiştirirler. Bunun kurtuluşu yoktur. Ben, öyle tiplerin şu kapıdan içeri girmelerini dahi istemem açıkçası."

Okumasını bitirdikten sonra adam, kadına döndü ve "iyi ki varsın" dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder