23 Ocak 2011 Pazar

Fındıkzade

Dünyanın dört bir tarafına dağılmış, İstanbul’u çok iyi bilmeyen, belki de unutmuş okuyucularıma Fındıkzade’nin tarifini yaparak yazıya başlayayım (yazar egosu diye bir şey gerçekten varmış).

Suriçi diye tabir edilen, benim de insanları şaşırtmak için sıklıkla kullandığım, İstanbul’un en eski iki ilçesinden biri olan Fatih’in sınırları içinde kalan bir semt Fındıkzade. Wikipedia’ya soracak olursanız, Topkapı ve Aksaray arasında, şehrin sur içine girmek için kullanılan iki ana arteri olan Millet Caddesi ile Vatan Caddesi’ni birleştiren semt olduğunu öğreneceksiniz.

Bu semte taşınalı iki sene oluyor. Taşınmadan önce semt hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Eskiden, çok eskiden Çapa’ya yolum çok sık düşüyordu ama Fındıkzade ilgi alanıma girmemiş. Ataköy’den Taksim için bindiğim otobüslerin güzergahı üzerinde olması nedeniyle Mado’yu ve hemen yanından denize kadar uzanan Kızılelma Caddesi’ne bakmışlığım vardır ama işte o kadar.

Yahu zaten bir mahalleyi otobüsün camından mı tanıyacaksın Allah aşkına? İş dönüşü fırından aldığın sıcacık ekmeği kemirerek yürümeden, yol boyunca kasabından, şarküterisinden alışveriş yapmadan, sigara almak için girdiğin bakkalda futbol muhabbeti yapmadan bir mahallenin nesini tanıyacaksın? Bunları uydu kentlerde yapabilir misiniz bilmiyorum ama ben Kızılelma Caddesi’nde yapıyorum.

Açıkçası taşınmadan önce bazı kaygılarım vardı. Bu semtte ikamet eden insanların genellikle aileler olması ve i’nin noktalarını koyalım Cihangir ve Nişantaşı gibi ‘kalburüstü’ semtlerle kıyaslandığında muhafazakar olmaları, tek başına yaşayanlar için sorun yaratabileceğini düşünmüştüm. Şeytan kulağına kurşun, tahtaya vurdum henüz tatsız bir olayla karşılaşmadım.

Çevresinde bir çok hastanenin olması ve üniversiteye de yakınlığı nedeniyle hatırı sayılır öğrencinin yaşaması semtte belli bir hoşgörünün yerleşmesine sebep olmuş.

Bunun yanında bazı gariplikleri de barındırmıyor değil semt. Ama böyle olacak ki semtin bir karakteri olsun değil mi? Baharın gelmesiyle beraber apartman girişlerinde, ev sakinlerinin, genellikle yaşlı teyzelerin çekirdek eşliğinde oturduğunu görebilirsiniz. Havanın kararmasıyla beraber onların yerini mahallenin gençleri alıyor ama onların mesaileri ne kadar sürüyor inanın bilmiyorum.

İmdi bu kadar uzun girizgahtan sonra geldik yazımızın asıl amacına. Fındıkzade’ye ilk adımımı attığımda sokak isimleri dikkatimi çekmişti. Türkçülük ideolojisine göre değiştirilmiş sokak isimlerinin bazıları şöyle: Vatan Caddesi, Millet Caddesi, Türkçü Sokak, Kızılelma Caddesi, Ziya Gökalp Caddesi.

Bu caddelerin değiştirilmeden önceki isimlerini bulmaya çalıştım ama henüz vakıf olamadım. Google’dan aradığımda Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu’nun doçentlik tezine rastladım, maalesef o da tezini yayımlamamış. Öğrendiğim kadarıyla tezinde Cumhuriyet öncesi ve ilk kuruluş yıllarını, Cumhuriyet dönemini ve 1980 sonrasını yansıtan Cihangir, Fındıkzade ve Pendik semtlerinin sokak isimlerini araştırmış. 1927 yılında İstanbul’da  6225 (yazıyla altı bin iki yüz yirmi beş) sokak ismi değiştirilmiş. Edindiğim bilgiler şimdilik maalesef bu kadar, kusura bakmayın tembel bir insanım ben.

Bu arada yeni açılan Carrefour’a henüz şaraplar gelmedi, onlar da gelince semtim kusursuz olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder