10 Ağustos 2011 Çarşamba

Kene


İlkokul zamanı okula hep babam bıraktı beni. Okulum aslında evimize yakındı ama ulaşmak için vızır vızır arabaların geçtiği bir caddeyi aşmak zorunda olduğumdan dolayı böyle uygun görmüşlerdi heralde. Okul dönüşünü yürüyerek yapardım ama. Yolu uzatıp hastane bayırının sağından inip alt geçide ulaşıyordum. Caddeyi geçtikten sonra başıma ne gelebilirdi ki?

Babam bazı sabahlar arabadan inmeden önce 'kene var mı kene' diye sorardı. Sabah sohbetlerimizde para yerine hep kene kelimesini kullanırdı. Babamla benden başka kimsenin anlamayacağı gizli bir dilimiz olduğu için çocuk aklımla mutlu olurdum.

Kütüphanemi düzenlerken uzun süredir farkında bile olmadığım küçük bir kutunun içinde Osmanlı parası buldum. Parayı bulunca birden belleğimden kene kelimesi süzüldü geldi.

Hemen Hulki Aktunç'un (geçen ay kaybettiğimiz bu dilin büyük ustasının toprağı bol olsun) Büyük Argo Sözlüğü kitabına baktım. Farsçadan argomuza girmiş bir kelimeymiş.

Bu merakımı giderdikten sonra yukarıda gördüğünüz paranın peşine düştüm. Edirne'de küçükken Sarayiçi'nde top oynadığımız arsada bulmuştum onu. Bugüne kadar kendisiyle hiç ilgilenmemişim, o da ısrarla kaybolmamış. Bu blog da ticarethaneye döndü, bu paradan bir yazı çıkar diye başladım internette araştırmaya.

Paranın bir yüzündeki tuğrayı anlıyorum ama diğer tarafındaki yazılar hakkında en ufak bir fikrim yok.

'Nümismatik' bilimine ilgisi olanlar zaten bilecektir, osmanliparalari.com adlı internet sitesi bu paranın şifresini çözmek için en ideal siteymiş.

Sitede her padişah döneminde çıkartılan paraların üzerindeki yazıların ne anlama geldiğini şekillerle açıklamışlar. Benim paramın üzerindeki şekillerden Konstantiniye'de Rumi takvime göre 1223 yılında basıldığını çıkardım. Sonra sitede detaylı olarak açıklanan diğer paralardaki şekillerden yazının en üstündeki şeklin 26 sayısına eşit olduğu sonucuna vardım. 1223 yılı II. Mahmud dönemine denk geliyordu.

Sitenin sol tarafında yer alan detaylı arama bölümünden, Osmanlı İmparatorluğu dönemini, cins olarak madeni parayı, darp olarak Konstantiniye'yi, padişah olarak da II. Mahmud'u seçtim. Yaklaşık yüz tane madeni para sıralandı.

Bu paralardan 1223/26 senesine ait olanlara tek tek girip baktım. Paralar çaplarının uzunluğuna göre farklılaşıyordu. Hemen paramın çapını ölçtüm, otuzdokuz milimetreydi. Ön yüzünde tuğra ve adli şekilleri, arka yüzünde 26 darebe fi Konstantiniye 1223 yazılı, II. Mahmud dönemine ait bir beş kuruştu bu. Tuğranın altındaki nokta için özel bir not düşülmüştü ama anlamını çıkaramadım.

Aşağıdaki linkten de görebileceğiniz üzere paramın bilgilerinin yer aldığı sayfanın en üstünde şu ifade vardı:


"2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma kanunu uyarınca bu paranın alım/satım ve bulundurulması özel izne tabidir.Sitemiz dahilinde satışı yapılmamaktadır. Buradaki bilgiler yurtdışında yapılmış olan müzayedelerden elde edilmiştir"


Yazıyı görünce biraz tırstım, "ulan hiç paradan bahsetmesem mi" diye düşündüm ama yaptığımın vatana millete büyük bir hizmet olduğunu düşünüp vazgeçtim.


Bu para, mevcut ekonomik sıkıntıyı gidermek için II. Mahmud'un 21. cülus yılında akıl edilen dahiyane buluş  neticesinde %17 ile %22 arasında değişen düşük ayarlarda gümüş ile basılmış, bu paralar halk tarafından kullanıldıkça içeriğindeki yüksek bakır oranı nedeni ile kararmaya başlamış ve bu kuruşa Kara Kuruş veya bu tip paralara da Kara Kuruş Aksamı denmeye başlamış.


İnternette biraz gezip, bu konularda birkaç forum okuyunca anladım ki, paha biçilmez bir "antika" para  değilmiş. Foruma yazan biri 2007 yılında aynı parayı iki liraya aldığını yazmış. Maalesef yine zengin olamadım. Cumartesi günü sayısal lotoyu tutturabilir miyim?


Babacığım okul çıkışı kızlarla limonata içmeye gideceğiz, kenem bitti, kene versene kene...


http://www.osmanliparalari.com/details.asp?id=3889

2 yorum: